TBMM’de komisyonda sunum yapan Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Coşkun, Karadeniz’de son dönemde “viral hemorajik septisem” (VHS) hastalığı nedeniyle balık ölümlerinin arttığını söyledi
Haberler: AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel başkanlığında toplanan TBMM Balıkçılık ve Su Ürünleri Araştırma Komisyonu’nda balıkçıların sorunları tartışıldı.
Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Coşkun, VHS virüsünün Türkiye’de görülmeye başladığını ve özellikle Karadeniz’de balık ölümlerine yol açtığını söyledi.
Coşkun, “VHS dediğimiz bir hastalık ülkemizin başına bela olmaya başladı. Bu hastalık ülkemizdeki sularda olduğu için hızlıca da yayılıyor; bu da çok tehlikeli bir hastalık. Balıkları öldürdüğü gibi de ihbarı zorunlu hastalık olduğu için Tarım ve Orman Bakanlığımız Gıda Kontrol Genel Müdürlüğünün bir çözüm bulması gerekiyor. Acil olarak aşı mı getirttirecek, ilaçları mı getirttirecek veya nasıl olacaksa üreticilerin önünü açması gerekiyor.” dedi.
“BALIK ÖLÜMLERİ ÇOĞALDI”
Coşkun, son dönemde balık ölümleri ve yavru balık ölümlerinin çoğaldığını ifade etti.
“Bunun nedeninin de VHS olduğu söyleniyor.” diyen Coşkun şöyle devam etti:
“Tabii, VHS aslında bizim ülkemizde Su Ürünleri Genel Müdürlüğü veya diğer ilgili genel müdürlükler fazla yaymak istemiyorlar. Yayılmasını biz de istemiyoruz; ama son dönemde yine ilgili genel müdürlük, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü illere yazı yazmışlar; bildiğim kadarıyla şu anda 8 işletmeden birer numune alarak Bornova’ya gönderilmesini istemişler. Sulardan geliyor. Deniz sularında, iç sularda, göllerde de var, her tarafta yayılmaya başladı, bunun çözümü yok. Bunun için Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğümüzün acil olarak önlem alması gerekir. Aşısını mı getirecek, ilacını mı üretecek, ne yapacaksa acil olarak yapsın. 2 bin 300 tane işletmemiz var, bu az bir rakam değil. Bu 571 bin ton üretimin heba olması demektir veya diğer denizlere de yayılacağı için yayıldığını söylüyorlar, yayılmaz inşallah; ama böyle sıkıntılar yaşamayalım diye gerekli önlemlerin alınmasını istiyoruz.”
“ACİL ÖNLEM ALINMASI GEREKİR”
Komisyonda konuşan CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz de söz konusu hastalığın en çok Fransa’dan gelen yavrularda görüldüğünü, Fransa yavrularının Türkiye’de bu hastalığı yaymış olabileceğini belirtti.
Karadeniz, “Bu, teşhis edildiği an tesislerin kapanmasını gerektiren bir hastalık. Bu yüzden kimse bu teşhisi yaptırmak da istemiyor. Tabii, bununla ilgili bir aşı var dünyada; ama aşı için bir teşhis söz konusu olması lazım. Bu teşhis söz konusu olduğu zaman da acil kodla getirme durumu var. Herhangi bir girişim yok çünkü bir tesisin kapatılması yüklenici firma tarafından ciddi maliyetler doğurduğundan, belki bununla ilgili bir çalışma yapılıp Bakanlığın acil bir önlem alması gerekir.” dedi.
“İNSAN ÜZERİNDE BİR ETKİSİ YOK”
Gazi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü öğretim görevlisi Dr. Göktuğ Gül, söz konusu virüsün balıklarda daha çok renk koyulaşması, gözlerde şişme şeklinde kendini gösterdiğini söyledi.
Gül, şöyle devam etti:
“Fakat erken döneminde ne yazık ki çok fazla bir belirtisi olmuyor. Dolayısıyla ilerleyen süreçlerde etkiler ortaya çıkabiliyor. Yüzgeçlerin alt taraflarında cilt üzerinde kanamalarla da kendini açığa vuran bir hastalık. Henüz dünyada ne yazık ki bununla ilgili bir tedavi yöntemi net olarak geliştirilmiş değil. Belli aşı çalışmaları var; fakat bunlar yüzde 100 verimli olarak bir şey söyleyemiyor henüz. Ülkemizde Karadeniz olarak söyleniyor; fakat yetiştiricilik tesislerinin yıllardan beridir süregelen bir problemi bu hastalık. Ama mutlaka ve mutlaka laboratuvar koşullarında analizinin yapılması gerekli. Mutlaka böbrekten, dalaktan, karaciğerden izole edilerek teşhisinin konulması gerekiyor. Balıktan balığa çok hızlı bir şekilde geçiyor. Balıklar daha çok hastalığı dışkılama yöntemiyle suya yayıyor. Dolayısıyla bir tesiste, bir havuzda bu virüsün görülmesi demek aslında diğer balıkların da artık yüksek oranda risk grubu içerisinde olduğunu gösterir. İnsanlar üzerinde bir hastalık belirtisi gösterdiğine dair hiçbir kanıt yok elimizde. Dolayısıyla tüketimde bir sorun oluşturmaz; ama yetiştiricilik tesisi boyutuna geçtiğinizde tesislerin kapanmasına kadar götüren bir süreçle karşı karşıya kalabiliriz.”