31 Mart’ta başladığı açlık grevini sürdüren Larry Hebert, “7 Ekim’den beri Gazze’de olanları takip ediyorum ve bunun ne insanlıkla bir bağı ne de haklı bir tarafı var.” dedi.
ABD Hava Kuvvetleri mensubu Larry Hebert, İsrail’in saldırılarını sürdürdüğü Gazze’deki siviller için “işgale son verin” çağrısıyla Beyaz Saray önünde 31 Mart’tan bu yana açlık grevi yapıyor. “Barış İçin Gaziler” (VFP) üyesi olan Hebert, Beyaz Saray önünde 31 Mart’tan bu yana “işgale son verin” çağrısıyla yaptığı açlık grevini anlattı.
“BUSHNELL’DEN İLHAM ALDIM”
26 yaşındaki Hebert, Gazze’deki insanların direnci ve İsrail’in Washington Büyükelçiliği önünde “Bu soykırıma ortak olmayacağım.” diyerek kendini yakan ABD Hava Kuvvetleri mensubu Aaron Bushnell’den ilham aldığını belirtti. Hebert, Gazze’de ateşkes yapılması çağrısıyla düzenlenen gösterilere katılmak ve İsrail’e silah sevkiyatının durdurulması adına baskı yapmak istediğini söyledi.
“ABD ORDUSU DOĞRUDAN SORUMLU”
Kongre üyelerinin ofislerini ziyaret etmek için görevinden izin aldığını dile getiren Hebert, şu ifadeleri kullandı:
“Gazze’de olup bitenlere karşı tamamen empati duyuyorum, 7 Ekim’den kısa bir süre sonrasından beri takip ediyorum ve bunun ne insanlıkla bir bağı ne de haklı bir tarafı var. Bu bir süredir kafamı kurcalayan bir konu çünkü ordu İsrail’e yardım etmekten, silah sağlamaktan doğrudan sorumlu. Ve bu durum kişisel olarak bana ve pek çok başka insana gerçekten büyük zarar verdi.”
Herbert, yaptığı eylem için belirli bir son tarih belirlemediğini vurgulayarak, “işgale son verin” çağrısı yaptı.
“YARDIM GİRİŞİNE İZİN VERİLMELİ”
İster ateşkes ister insani yardımın artırılması olsun sadece Gazze’de olumlu bir değişim istediğini kaydeden Hebert, Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin sona ermesini umut ettiğini anlattı. Hebert, “Refah’tan yardım girişine izin verilmesinin önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Protesto amacının Filistin’deki insanları desteklemenin yanı sıra ordu, Dışişleri Bakanlığı ya da hükümette, insanların konuşmaktan korkmamalarını sağlamak olduğunu ifade eden Hebert, bunu yaparak büyük bir risk aldığını ve ciddi tepkilerle de karşılaşabileceğine dikkati çekti.
Hebert, “Ama bunu yapmaya hazırım çünkü bu tepkiler Gazze’deki insanların yaşadıklarının yanında hiç kalır.” ifadesini kullandı. Meslektaşlarının İsrail’in saldırıları hakkında ne düşündükleri sorulduğunda Gazze’ye yönelik desteğin çok az olduğunu söyleyen Hebert, bu durumun Gazze’de neler olup bittiği konusundaki cehaletten kaynaklandığını dile getirdi.
Hebert, 6 aydır hatta 76 yıldır devam eden bu durumu insanların şimdiye kadar bilmesi gerektiğine işaret ederek, “Ama bence aktif görevdeki üyelerde de tepkiyle karşılaşmaları ihtimali nedeniyle seslerini yükseltme korkusu var ve Gazze’ye destek olmak, kendi görüşlerine göre, dış politikamıza alenen karşı çıkmak olarak değerlendirilebilir.” dedi.
“İNSANI KRİZ YARATMAK İÇİN HASTANELERE SALDIRIYORLAR”
İsrail’in Gazze’ye saldırısında uluslararası yardım kuruluşu Dünya Merkez Mutfağı (World Central Kitchen-WCK) çalışanlarının hayatını kaybettiği olay sorulduğunda ise Hebert, bunun İsrail’in şimdiye kadar yaptıklarından farklı bir şey olmadığını söyledi.
Hebert, “Bence bu onların Gazze’de yaptıklarıyla örtüşüyor. UNRWA’nın (BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) fonlarını kesmek için çok sıkı lobi faaliyetleri yürütüyorlar. Kendi yaptıkları soykırımı Filistinliler belgeleyemesin diye gazetecileri hedef almak uğruna ellerinden geleni yapıyorlar. İnsani krizi yaratmak için hastanelere saldırıyorlar. Bu yardım görevlilerinin ölmesi genel anlamda şok edici ama bence bu İsrail’in sivillere karşı yürüttüğü savaşla da örtüşüyor.” diye konuştu.